8 Ağustos 2011 Pazartesi

İnfamous 2: Oyun İncelemesi

Evet, yine bir oyun incelemesi ve ben yine Doruk Kaptan'a teşekkür ediyorum, eline sağlık kardeşim, bakalım Doruk bu sefer kime giydirmiş, kimle sevişmiş... :)

Merhabalar ! Uzun bir süredir şehir dışında olduğum için oyun incelemesi yazmayı geçin internete girecek zamanım bile olmadı. Yazıya bu gecikme için özür dileyerek başlıyorum. Bu ara boyunca haliyle oyun oynayacak zamanım da pek olmadı, bu yüzden aklıma kazınmış bir oyunu anlatmak benim için en doğrusu olacak herhalde. Ve bu özelliğiyle incelenmeyi hak eden oyun Infamous 2 oldu.

Öncelikle bilmeyenler için (tabii varsa) biraz oyundan bahsedeyim. Oyun birçok ülkede Haziran 2011 tarihinde satışa sürüldü. Oyunun yapımını Sucker Punch üstlenirken dağıtımını Sony yaptı. Oyun Infamous'ın devamı niteliğinde ve benzer bir dinamiğe sahip.

Oyunun hikayesine de değinmek istiyorum. (Spoiler vermemenin en zor olduğu kısım. ) Fakat bunun için ilk oyuna değinmem gerekiyor. Karakterimiz Cole Maçgrath ve ilk oyunu oynayanların bildiği üzere kargo götürürken elimizdeki paket göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir patlama yaratıyor. Bir de bakmışız elektriğe hükmedebiliyoruz ! Sonra başlıyoruz şehri dağıtmaya. İnfamous'ı diğer oyunlardan ayıran şey seçim yapma şansımızdı. Oyunda insanların sevdiği bir kahramana dönüşebildiğimiz gibi, milletin taşladığı (Mecazi değil) bir katil de olabiliyoruz. Ki bu özelliğin 2. oyuna da taşınmış olması beni çok sevindirdi.


Infamous 2'nin benim için unutulmaz olan bir başka özelliği de dinamiği oldu. oyunda oradan oraya koşturup iki araba patlatıp kablolarda sörf yapabilmek beni gerçekten saatlerimi bu oyunla harcamaya itti. Oyunun oynanışı son derece basit ve bu basitlik için şaşırtıcı derecede keyifli. Analogları saymazsak 12 tuşa bu kadar çok güç sığdırabilmek bence bir başarı. Oynarken bir tuşla fırtınalar estirirken bir sonraki saniye aynı tuşla düşmanlarımızın statik elektriğini sünger gibi emebiliyoruz. oyunun dinamiğinde tek sinirimi bozan durum istediğim yere tutunamama oldu. Şöyle ki karakterimiz binalardan bombalama atlayabiliyor fakat inerken birdenbire su oluğuna tutunuveriyor. daha kontrollü bir Cole hiç de fena olmazdı bence. Bu konuda Sucker Punch'ın kendini geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum.


Oyunun senaryosuna da bir göz atalım. Öncelikle oyunun sonunda izleyeceğiniz video, gerek iyi bitişte gerek kötü bitişte sizi şoke edecektir ki bu da bir şey. Ama söylemeliyim ki oyunda "saçma" görünen şeylerin sayısı beni rahatsız etti. Buna en basit örnek olarak "side mission" olsun amacıyla eklenmiş bölümleri verebilirim. Şöyle ki şehri kurtarırken (ya da benim yaptığım gibi yok ederken) bi teyzenin yeğenini kurtarmaya çalışıyoruz, ya da evsizlerin erzaklarını koruyoruz. Demek istediğim bu kadar büyük güce sahip biriyken side missionların daha önemli şeyler olmasını beklerdim. Kliniklere yardımcı olma (ki bu da sadece iyi Colelar için) dışında ara görevlerde bir mantık bulamadım.

Gelelim Sucker Punch'ın çıkış yapmasında en büyük rolü üstlenen sisteme... İyilik mi Kötülük mü? Bu konuda dürüstlükle firmayı tebrik ediyorum. oyuna taraf seçme şansını o kadar iyi yedirmişler o kadar senaryoyla paralel tutmuşlar ki kendimi gerçekten önemli seçimler yapıyor gibi hissettim. Oyunda iyilik-kötülük kavramını pekiştiren bir kavramda karakterler. İyiliği simgeleyen Ajan Kuo, ve kötülüğü simgeleyen Nix... Gerek bu karakterlerin tavırları gerek görünüşleri gerçekten sizi bi tarafı seçmeye itiyor. Bunu Nix'e ateş Kuo'ya da buz güçleri vererek daha da pekiştirmişler. Oyunda yan görevlerin beğendiğim sayılı kısımlarından biri de yine bu iyi-kötü çatışmasıyla bağlantılı. Eğer derseniz ki ben kendimi insanları kurtarmaya adadım, iyilik yan görevlerinde Kuo'yla millete erzak götürüyorsunuz. Derseniz ki ben kana susadım Nix'le gidip sivilleri çarpabiliyorsunuz. Yine Sucker Punch'ı tebrik etmem gereken bir konu da iyi-kötü olayının oyunun ömrünü uzatmış olması. Gerek kahraman olarak gerek cani olarak bu oyunu oynayabilirsiniz ama daha sonra karşı tarafta oyunu tekrar bitirmek kesinlikle çekici gelecektir. (Hatta bu yazı bitince kahraman olmayı deneyebilirim.)

Oyunun yapay zekasına değinmeden de geçemeyeceğim. Şu kadarını söyleyeyim oyunda bir tane zeki düşman göremedim. Ebatları uygunsa üstünüze çullanırlar, boyutları normalse ölümüne durduğu yerden ateş eder, çok küçükseler de aptal aptal dolanırlar. Yapay zeka kesinlikle ama kesinlikle Sucker Punch'ın geliştirmesi gereken bir alan. Örneğin oyunda düşmanınızın silahını iyi bilmek zorundasınız. Şayet bazukalıysa uzaktan vurun çünkü adamlar roketi bir metre uzaklığa atacak kadar cesur (ya da saf). Veya silahsızsa bekleyin o size gelsin çünkü etrafa elektrik saçan birine koşan bir yapay zeka var elimizde.

"Anarşiyle, molozlardan yeni bir hayat doğar. Umut yenilenir" :)) anarşik bir oyun bende seviyorum..., bu arada ben Umut :))

Daha yazmak isterdim ama bu muhabbetin üstüne PS'in gözümün içine bakmasına dayanamayacağım.Şöyle bir toparlayacak olursak, elimizdeki oyunun dinamiği ve oynanışı göz ardı edilebilecek hatalara sahip, grafikleri orta ile iyi arasında bir yerde, senaryosu az pişmiş, ve son derecer yenilikçi bir oyun Zevkli mi? Zevkli. İyidir. Oynayın. Oynatın...

Doruk Kaptan Puanlama:

Senaryo: 8/10
Grafik: 8,5/10
Yapay Zeka: 6,5/10
Eğlence: 9,5/10
Ortalama: 8.8/10

GameSpot Puanı: 7.5/10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder